25 Nisan 2011 Pazartesi

Harmandalı

Yine kurallar icad edildi; yine komik bakış açılarıyla yaklaşıldı olaya. Çünkü mevzu bahis Fenerbahçe, hedef büyük. Anlamak yok, dinlemek yok.. Kulaktan dolma bilgilerle pervasızca saldırmak var.

Şu ana kadar bir Fenerbahçe taraftarı olarak ligdeki yarışı değerlendirecek, ortalığı daha da karıştıracak yazılar yazmadım. Yorum konusunda boş durmadım tabi ki. Sarı Lâciverte çamur atan kim varsa elimden geldiğince cevabını vermeye özen gösterdim. Ama blog yazmak için haftalarca elimde tonla malzeme olmasına karşın pek işin içine girmek istemedim.

Ne oldu da bu tavrım değişti peki? Buca maçı malumunuz. Henüz üzerinden 24 saat geçti ancak ortalık maç bitiminden bu yana yangın yeri gibi. Ortalıkta bukalemunlar başta olmak üzere ağız ishali olmuş tonla canlı dolaşmakta. İngiltere'den tutun da Ekvator Ginesi'ne kadar dünyanın her yerinde her hakemin penaltı vereceği bir pozisyona sığınmış tek hücreli yaşam formlarına rastlamaktayım.

Verilen penaltıya isyan gerekçeleri nedir peki? Pozisyonun çarpma olarak değerlendirilebilecek olması.

Çarpma?.. Çarpma?.. Şimdi sırasıyla gidelim isterseniz.

1) Pozisyonun çarpma değil de kastî olduğunu söyleyen mi oldu?

2) Eğer Bünyamin Gezer kasıtlı olduğunu düşünseydi sarı kart yerine kırmızı kart göstermez miydi?

3) 2. maddede bahsedildiği gibi pozisyona kırmızı kart diye isyan etmeyen her bir Fenerbahçe taraftarı 1. maddenin canlı kanıtıdır.

4) Ceza alanındaki herhangi bir elle müdahalenin penaltı olabilmesi için illâ ki kasıtlı olması zorunlu mudur? Zorunluysa Fifa'nın kurallar kitapçığındaki kaçıncı madde bunu doğrular?

5) Bariz kasıtlı pozisyonlar hariç bir elle müdahalenin niyet sorgulaması eğer el vücuda bitişik vs. durumlar da yoksa gerekli midir? Gerekliyse maçları hakemlerin yerine kâhinlerin yönetmesi mantıklı değil midir?

6) Hazır el vücuda yapışık tabirini kullanmışken son sorumuzu da soralım.. Hepimiz gördük; yazıya resim olarak da ekledim, umarım yayınlandığında görünür. Bucaspor'lu arkadaşın elini kolunu sakınma gibi bir derdi yok; kollarını sallaya sallaya gayet rahat şekilde girmiş olaya. Bu oyunun adı futbol mudur? Yoksa harmandalı mı?..

Ve son olarak.. Hatırlarsanız arkasına sığındığınız yorumcular geçen hafta da 2 penaltımızın verilmediğini söylemişlerdi. Madem geçen hafta iplemediniz; bu hafta da örnek gösteremezsiniz. Değil Markus Merk; Collina bile "Penaltı Değil" dese; o pozisyon penaltının hasıdır. Siz kendinizi de yırtsanız penaltı oğlu penaltıdır.

Saygılarımla..

Çubuklu kalın..;)

Not: Uzun zamandır ara vermiştim ancak son haftalarda ard arda aldığımız galibiyetler üzerine buralardaki yorumlarda gördüğüm karalamalara karşı daha sık yazmaya çalışacağım. Sonraki yazılarım bukalemunlar, sevimli tavrını korkular sarınca değiştiren başkanlar ve Anadolu takımlarının bitmek bilmeyen İstanbul kompleksleri üzerine olacak.