Bizim Fenerbahçe taraftarları olarak 3 Temmuz’dan bu yana söylediklerimiz üç aşağı beş yukarı aynı. Bizler; kulübümüz bir pisliğe bulaşmışsa cezasını çekmeyi tabi ki istiyoruz. İtiraz ettiğimiz noktalar ise Türk futbolunun tüm pisliğini üzerimize yıkmaya çalışmaları ve basının sürekli belden aşağı vurması. Buna son örnek olarak da hiç kuşkusuz Alex hakkında çıkarılan haberlerdir. Aslında Alex’le ilgili kısım başlı başına yazı konusu olur ancak özetle; ortada henüz kime ait olduğu belli olmayan büyük bir ayıp vardır. Alex De Souza eğer ifadeye çağırılırsa emniyetin; çağırılmazsa da Taraf ve özellikle de Hürriyet gazetelerinin ayıbı olarak hafızalarımızda kalacaktır. Ki ayrıca Alex ifadeye çağırılmadığı takdirde habere imza atan Hürriyet mensubunun da hukuksal anlamda takipçisi olunacaktır. Bu paragrafa atıpta bulunup Alex’i bu derece savunmamı eleştirir tarzda yorum yazanları da ciddiye almayacağım; baştan anlaşalım. Alex tartışma konusu olmamıştır, olamaz.
Basının son 54 günde yazdıkları, “Emenike’nin videosu var” ayıbı, Baransu, Rok vs. bunlara girmeyeceğim; bilindik şeyler. Ancak özellikle son günlerde ibretle izlediğim 2 isim var.
1.si Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener. Federasyonun delil yetersizliği nedeniyle aldığı lige devam kararından sonra konuşmaya yeniden hız verdiğiniz görebiliyoruz. Kendisini eleştirmekten ziyade soracağım tek soru olacak. Bir tane gazeteci de, Sadri Şener federasyonu eleştirdiğinde “Sadri Bey, Benfica deplasmanına yurt dışına çıkış yasağından dolayı gidemeyen siz değil misiniz?” diye sormadı mı? Kendisi ve kulübü hangi davadan yargılanıyor da Fenerbahçe düşmedi diye sürekli federasyona saydırıyor?
İbretle izlediğim 2. isim ise Fotomaç gazetesi yazarı Turgay Demir. Twitter kullananlar muhakkak denk gelmişlerdir. Köşe yazılarını takip etmiyorum; ancak hem denk geldiğim köşe yazılarında, hem de twitter’daki üslubunda ağır düzeyde tahrik unsuru mevcut. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ı savunanlara açıkça hakaret etmekten, aşağılamaktan çekinmiyor. Ve işin en ilginç tarafı da kendi tuttuğu takımın teknik direktörünün ve yöneticisinin de aynı davadan cezaevinde olduğu gerçeğini atlayarak sürekli biçimde Fenerbahçe’ye ağır şekilde saldırıyor.

İşin acıklı kısmı ise, Türk spor basınında böyle adamlardan “duayen, yılların gazetecisi, üstat” gibi ifadelerle bahsediliyor. Halbuki onca senedir yazı yazan birine göre ifade yeteneği de zayıf. Fikirlerini güçlü bir anlatım tarzıyla sunamadığı için çocukça benzetmeler yapıyor, ve genellikle belden aşağı vurma yoluna gidiyor.
Kadıköy’de son oynanan Shaktar Donetsk karşılaşması malumunuz; olayları biliyoruz. Fiziksel şiddeti desteklemiyorum. Ancak ligin 2. yarısında neredeyse küfür dahi etmemiş bir taraftar kitlesi; ne oldu da günahsız basın emekçilerine, foto muhabirlerine kadar şiddet girişiminde bulunacak noktaya geldi? Bunu biraz düşünmek gerekir.
Taraftarın bu hale gelmesinde en büyük pay sahiplerinden biri de Turgay Demir’dir; bu noktada TSYD’ye de söylememiz gerekenler var. O da muhtemelen bir sonraki yazının konusudur.
Sürç-i lisân ettiysem affola.
#sanasozyinebaharlargelecek
http://twitter.com/#!/pikuee
Ellerine sağlık hocam. Çok güzel noktalara değinmişsin.
YanıtlaSilçok teşekkürler..
YanıtlaSil