27 Eylül 2012 Perşembe

Dış Hatlara Hangi Yüzle Geleceksiniz?

"Aman bölünmeyelim."

"Bugün yarın hallolur."

"Açılışta öpüşüp barışırlar."

"Yarın ilk 11'de başlatır, sorun kalmaz."

"Çıkarken hocasının elini sıksa bari."

Derken olan oldu ve Alex De Souza geçici polemiklerin de ötesinde "hedef adam" haline getirildi Fenerbahçe'de. Ama basit, ufak tefek durumlarla değil, tek bir konudan dolayı değil. Öyle bir imaj yaratıldı ki Kaptan için, öyle böyle değil.

Atış serbest artık. Her şeyin suçlusu Alex, kaybedilen puanın, kötü oyunun, ruhsuzluğun.

Oynaması, oynamaması, sonradan girmesi, oyundan çıkması.




Ama artık yeter. Bir durun, sakin olun zira artık eşeğin kulağına sabunlu su kaçırdınız.

Biz de Alex'in bu süreçte hataları olduğunu kabul edeceğiz bir müsade etseniz, lâkin eleştirinin dozunu kaçırdınız.

Sadece eleştirseniz, eyvallah. Ancak medyanın tüm bel altı vuruşlarına karşı sessiz kaldınız. Dahası, bel altı vurma eylemlerine siz de elinizden geldiğince katıldınız.

8 yıl boyunca "koşmuyor" diye eleştiren medyaya küfreden sizler, tam da bugünlerde "koşmuyor" bahanesine sığındınız.

"Bu adamın formu neden düştü, canı neden sıkkın" demediniz, "kötü" deyip geçtiniz. 2 hafta öncesine kadar arkasındaki boşluk nedeniyle top alamadığını siz de gördünüz lâkin işinize gelmedi, atladınız.

Bülent Korkmaz'ı, Hasan'ı, Ergün'ü jübilesiz gönderdi diye Galatasaray'a "vefasız" dememiş gibi, onların zihniyetiyle konuşup "yaşlılık" vurgusu yaptınız.

Ne takımı karıştırmaması kaldı, ne ihaneti, ne ruhsuzluğu. "Golü bilerek atmadı" diyen mi ararsın, bir tek kendisinin pozisyon yaratabildiği maçta "çok kötüydü yea" diyen mi.

"Aldığı parayı hak etmiyor" diyen var. Hadi bununla kalsa neyse de, 8 yıl boyunca aldığı maaşı hesaplayıp Lira'ya çevirerek hesap soran var yahu.




Bir "hocasına saygısızlık yaptı" muhabbetidir gidiyor. Çünkü durduk yere çıktı bu polemik. Aykut Kocaman daha sezon başlamadan, takım çime ayak basmadan "süresini azaltacağız" demedi. "Arada dinlendirmek" ayrıdır, S. Moskova maçından çok önce, form durumuna dahi bakmaksızın peşinen "oynatmayacağım" diyerek Alex'e "bitik" muamelesi yapmadı. Hakaret edercesine "Sen bu maçların adamı değilsin" mesajı vermedi. 2 sene önce geldiğinde de kendi futbolculuk döneminin "7 yılda 2 şampiyonluk"la geçmesine bakmayıp "5 yılda 1 şampiyonluk" şeklindeki ucuz bahanesiyle takımdan kesmeye çalışmamıştı.

Ki zaten Alex geçen sezon Mart'a kadar sıkışık giden fikstürde takımı sırtlayan isim olmamıştı.

Yeri geldiğinde 12 günde 4 maça, yeri geldiğinde 16 günde 5 maça çıkmamıştı.

Lig bittiğinde 29 yaşında olan Alex, 4 ayda 6 yaş birden atmıştı.



Ama beyler, gelin sizinle açık konuşalım. Sizin derdiniz "Fenerbahçe'nin menfaatleri" değil. Öyle olsa Alex'i eleştirirken hiç değilse sorunun başlangıç noktasına da bakardınız. "Hocam sen de ne yapıyorsun" diye bir sorardınız.

Alex'in sorun yaşadığı kişilerin teknik direktör ve başkan olması da değil sizin derdiniz ki makamlardan ziyade makamlarda oturan kişiler.

Çünkü Alex aynı sıkıntıyı Aykut Kocaman'la değil de Daum'la, Aragones'le yaşasaydı bırakın Alex'te hata bulmayı, "az bile yapmış" derdiniz. Yıllardır antrenör beğenmeyen sizler; bir anda "hocanın kararıdır, karışılmaz" noktasına geldiniz.

Çünkü Alex'i "twit atıyor" diye eleştirdiniz ama; Fenerbahçe'yi 1 sene linç eden Beyaz Tv'ye, resmî kalemşörü Alaattin Metin'e Alex'i yem ettiğinde Aziz Yıldırım hakkında tek kelime dahi edemediniz.

Ogün Altıparmak Alex'e resmen "hain" dedi, biriniz de "hop ne oluyor" diyemediniz.

Çünkü Ogün Altıparmak 3 Temmuz sürecinin bayrak adamlarındandı. İçim çok rahat, elimizden gelen desteği biz de verdik. Ancak sırası geldiğinde görevini yapmayan yönetimi de eleştirmeyi bildik.  Sizin tarafta ise işler öyle olmadı, ne yazık ki hepinizin aklı 3 Temmuz'da kaldı.

"Süreç devam ediyor, başkanı destekleyelim" derken Alex'i ezdirdiniz, ezdiniz.

Aykut Kocaman'dan daha fazla alternatifi olduğu ve "şike" çamuru kendisine kadar sıçratıldığı halde gitmeyen Alex'in duruşunu unutup, tek dik duran Aykut Kocaman'mış gibi gösterdiniz.



Şimdi tutalım Alex'i, boşaltalım banka hesabını, olmadı haczedelim.

Alalım tüm paramızı geri, ama o da geri alsın yazdığı tüm mektupları.

Unutalım yaşadığımız tüm sevinçleri, mutluluktan ağlayışlarımızı, çıktığımız konvoyları.

Feshedelim sözleşmesini, gönderelim apar topar memleketine geri.

Yalnız beyler, farkında mısınız bilmiyorum ama uyandırayım.

Çok ayıp ettiniz.

Alex'in efsaneliği bitmez, tabeladan ziyade ruhumuza işledi artık.

Yine taparız, severiz, hak ettiği gibi de göndeririz.

Ama sizler?

Peki ya "bölünmüş görünmeyelim, aman başkana, hocaya laf gelmesin" muhabbetine medyayla bir olup Alex'i linç eden sizler;

Dış hatlara hangi yüzle geleceksiniz?


Onur İNAL

https://twitter.com/pikuee

2 yorum:

  1. Kırmızı kart fotoğrafının altındaki paragrafın bir bölümü hariç tüm serzenişine hak veriyorum. Çünkü aralarında ne gibi bir konuşma geçtiğini bilmeden sorunun başlangıcının Aykut Kocaman olduğu kafanda değişmez bir gerçek olmuş.

    Medyadaki kalemleri böyle işlerde kullanmak mide bulandırıcı ama bunu her iki taraf da işine geldiğinde yapıyor. Sen 2 dönem önceki kontrat imzalanma sürecinde Alex > Beşiktaş ya da Alex > Brezilya haberlerinin Alex ve menajerinin tamamen dışında mı geliştiğine inanıyorsun?

    Hocanın hatası var, yönetimin de hatası var. Hatanın büyüğünün Alex'de olduğunu düşünüyorum ama o hala benim efsanem.

    Ben o adam Alkmaar maçında yuhalanırken tribünde en yakın arkadaşlarımından biriyle o ve Zico için kavga ettim. Bu bahsettiğin "hain" gibi şeyleri yakıştırana denk gelirsem yine kavga ederim.

    Senin hatan ise Alex'i hatalı bulan herkes biatçı, nankör, anında adam satan kişi olarak tanımlaman.

    Ama bil ki öyle olmamasına rağmen bu olayda efsanesini, gördüğü en büyük Fenerbahçe futbolcularından birini, canlı izlerken kendinden geçtiği adamı Alex'i "daha" hatalı bulan benim gibi büyük bir kesim de var.

    Ben Alex'i 39 yaşında kenardan oyuna girip maçın şeklini değiştirirken, son dakikada frikikten gol atıp maç kazandırırken izlemek istiyorum. Umarım o da bunu ister de senelerce bizimle kalır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. söz konusu paragrafı sadece hislerimle değil, olan biteni yorumlayarak yazdım ama tabi ki de nesnel değil.

      bir de o saydığın sıfatları "hatalı bulan herkes" için kullanmadım, belirttiği şekillerde paradan, niyetten vs. vuranlar için kullandım.

      çok teşekkürler hocam yorumun için.

      Sil