Çok bozuluyorum, çok. Ve ağzımı bozasım geliyor, bildiğiniz gibi değil hem de. Ana, avrat, soy, sülale. Hiçbir değer yargısı gözetmeksizin, lafın nereye gideceğini düşünmeksizin. Ki hak ediyorlar da ve ben çoğu zaman ağzımı bozuyorum da.
"Atatürk dinsizdi" diyerek öfke kusanlar meselâ.. Ne olursa olsun, dediği gibi olsa dahi "din" kavramının Allah ile kul arasında kalması gerektiğini idrak edememiş o beyin ziyanları var ya hani. 1 ay oruç tutup senenin geri kalanında milletin kuyusunu kazanlar var ya, tam olarak onlar işte. Yani oyunu dini bütün gördükleri kişilere verenler, seçtiği yöneticinin kıldığı namazın sevabı kendisine yazılıyor zannedenler de diyebiliriz. Aslında en uğraştırmayan, çözülmesi en kolay kesim. Geçmişin uzantıları bunlar, cumhuriyetin ilk yıllarında "Şeriat isterük" diye ortalıkta dolananların torunları. Ata'ya olan saygısızlıklarının nedeni belli; "Kuyruk acısı." Menemen'de gördük misâl bunların dedelerini, şehit ettikleri Kubilay'ın ardından idam edilmeleri gideni geri getirmedi, ama cezaların en güzeliydi. Ve canları yanıyor şimdi, intikam peşindeler. Ülkeyi ve dini geri getiren hareketi kimin başlattığını unutup, baba belledikleri şeyhlerinin izindeler. Dedik ya, anlamak zor değil, geçmişten geliyor kinleri, o yüzden salya saçıyorlar bu denli.
Peki "yobaz" kesim mi sadece salya saçan, değil tabi ki. 30 yıldır bu toprakların başına bela olanlar, ve onların sempatizanları gibi, pervasızca saldırıyorlar, saygısızca. Ve kendilerine "devrimci" diyorlar işin garibi. İnsanca, herkesin eşit olduğu bir düzen için mücadele etmek yerine gencecik insanları öldürerek, yoksulluklarının en büyük sebepleri de yanı başlarında oysa ki. Kendilerini sömüren aşiret ağalarına karşı dik duramadıkları için, 20'lik delikanlılardan alıyorlar hırslarını, kalleşlikle. Devrimciliği Amerika'nın kucağına oturarak yapmaya çalışıp, Amerika'nın dağıttığı silahla kahramanlık taslıyorlar. Komik değil mi? Keşke sadece "insanca yaşamak" olsa dertleri. Gerçek kafatasçılara, insana ırkından ötürü zulmedenlere karşı dik durabilsek keşke birlikte. Ama "Kürdistan" var onlara göre, Atatürk'se düşman.(!) Onların kökünü kazımadığı, soykırım ayıbı işlemediği için mi sizce?
Bir de bizi "faşist" yapanlar var, en garip kitle. Tatlı su demokratları var ya hani. "Koşulsuz demokrasi" diyen, Atatürk'ü diktatör olarak isimlendiren. Biz faşistiz onlara göre, kıymet bildiğimiz için. Ve Atatürk suçlu, yıkılan bir devletin ardından kurtarılmış topraklarda kurulan yeni sistem henüz oturmadan yıkmak isteyenlere meydan vermediğinden ötürü, diktatör'dür kendisi.
O kadar bozuldu ki ortalık; medyada "Atatürk diktatördür" yazmaları için sanatçıları göreve çağıran, yazmayanlara "korkak" diyen entel bozması tipler var bu memlekette. Herif "yazar"lığıyla övünüyor bir de. Adam gibi tartışamazsın, çünkü "Bu yazıları yazmanı sağlayan Harf Devrimini kim yaptı" diye sorsan verecek cevabı yok. Ne faşist olmadığın kalır, ne kafatasçı. "Özgürlük"ten başka laf bilmezler, ancak özgürlük ateşini kimin yaktığını, bir halkı kimin uyandırdığını idrak edemezler. Ederler de gelmez işlerine. Ata'ya hakareti "özgürlük" bellerler, ve devir bu ara onların devri ya, rahat rahat çemkirirler.
Şu anki halinden ötürü değil; Atatürk'ün kurduğu parti olduğu için kin güderler CHP'ye; faşistlerin partisidir onlara göre. Çok partili hayata geçiş yapılmamış, ülkeyi ömrü billah CHP yönetmiş gibi. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki karışık hali de bilirler üstelik, bilirler şeriatın pusuda beklediğini, ama yine de onlara göre keyfidir tek parti sistemi.
Zaten Kurtuluş Savaşı da gereksizdir bunlara göre, kuzu gibi teslim olmak dururken, hiç gerek yoktu ki..
Peki Hatırlarlar mı General Harrington'ı, Yunanlı'ları, Fransız işgalini. Bilirler mi "Gazi"Antep'i, bilirler mi Sakarya'yı ve güzel İzmir'i. Ama bir saniye doğru ya. İzmir de "faşist" onlara göre. Ali Kemal'lerdir figürleri, işgal savunuculuğudur. Babalarının belli olmasına şükretmezler, Neyzen Tevfik'in de dediği gibi.
Bu ülke, bu güzel ülke yaşanmaz oldu iyice, ve bizler faşist olduk.
Şikayetçi miyim peki? Şikayetçi gibi mi duruyorum ya da?
Ben, Türk'üm demeyi tersinden anlayarak "ırkçı" benzetmesi yapan sığırlara rağmen Türklüğümden, tarihimden iyisiyle kötüsüyle mutluyum.
Ben, Mustafa Kemal'i manevi babam olarak bellemekten gurur duyuyorum.
Ve sizler, bu ülkeyi içten içe kemirenler, elbet bir gün bu çaresizliğimiz bitecek, yazı yazmanın ötesinde, sizleri daha kolay susturabileceğimiz günler de gelecek. Bu topraklarda yeriniz yok çünkü, aldığınız nefes ziyan, içtiğiniz su haram. Basit bir "ya sev, ya terket" zihniyeti değil bu, ama nankörlüğün, düşmanlığın bu kadarı da deli edici. Kuru toprağa faydanız yok ama; pisliğinizde ölüp gideceksiniz ve ben, arkanızdan kutlayacağım o güzel günleri.
Ve Paşa'm, ölümsüz adam. Bedenin toprak olsa da bizimle ruhun, sana "rahat uyu" diyecek yüzümüz de yok üstelik. Ve 3 tarafı köpeklerle çevrili bir kara parçası haline getirdik bu ülkeyi. Ama birgün uyanırız belki.
Nasıl Sen, bir milleti uyandırdıysan derin uykusundan;
Silah arkadaşlarınla, erkek, kadın, çocuk yürekli bir nesille nasıl çarpıştıysan;
Ve devrimlerinle nasıl yeni bir düzen yarattıysan..
Saplandığımız bataktan çıkmak bize de nasip olur belki..
"Rahat uyu" diyemesek de; ruhun şâd olsun; hiç görmesek de, çok özledik..
Onur İNAL
#sanasozyinebaharlargelecek
https://twitter.com/#!/pikuee
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder