13 Aralık 2011 Salı

Biz De Sevindik "Ama.."

Mina, gün itibariyle 11 yaşında; ve henüz 1 yaşını geçtiğimiz aylarda dolduran kardeşinden daha şanslı. Büyüyecek, günün birinde soracaklar illâ ki; "En güzel yaş günün hangisiydi?" Muhtemelen bu günü işaret edecek. Çünkü kardeşi Hira'nın ilk yaş gününe cezaevinde olduğu için yetişemeyen babası; O'nun 11. yaş gününde tahliye oldu.




Tayfur Havutçu kavuştu özgürlüğüne; ve Serdal Adalı, Ahmet Ateş, Abdurrahman Yakut, Ümit, İbrahim, İskender ve Korcan; nihayet.. Geç de olsa, kısmen de olsa tecelli etti adalet."Aklanın da gelin" diyenleri katmamakla birlikte, gözü aydın"gerçek" Beşiktaşlı'ların. Gözü aydın tutukluluk sürelerine isyan eden Fenerbahçeli'lerin, Galatasaraylı'ların, Keçiören Belediyesporlu'ların. Gözü aydın masumiyet karinesi diye bir kavramın varlığından haberdar olanların. Yasa değişikliği olmasa, tahliyeler de olmayacaktı ya hani; gözü aydın ruhunu kin bürümüş halde meclisi, Cumhurbaşkanlığı'nı "yasa değişmesin" diye mail yağmuruna tutmayanların. Herkes kavuştu birilerine; kimi kızını kucakladı, kimini anası bağrına bastı.


Akil Beşiktaş taraftarlarını, renk kavgasına girmeyerek adalet peşinde olanları tenzih ederim ama; birkaç satır da Metris önündeki topluluğun "bir kısmına";


Tezahuratlarla karşıladınız Tayfur'u, Adalı'yı, Ahmet Ateş'i; öyle olması da gerekirdi. Peki Aziz Yıldırım'a küfürÜmit Karan ve Korcan'a tepki de neyin nesi? Kafamda birçok soru var sizlerle ilgili. Nasıl bir psikolojik durumdasınız, hangi kafadasınız? Ne geldi küçük yaşlarda başınıza, neler yaşadınız? Topunuz kimin inşaatına kaçtı, ya da bahçesine kaçan topunuzu mu kesti mahallelerinizdeki amcalarınız? Doğuştan mı geliyor ahlakî yönünüzün eksikliği, yoksa çevresel durumların etkisi mi? Nasıl bir kaza sonucu beyninizin büyük bölümünü kullanamaz hale geldiniz, "adamlık" kavramı zaten yakınınızdan geçmez, peki nasıl bu derece insanlıktan çıktınız? İnsan değilsiniz, onu anladık da mantıksızlığınızın farkında mısınız? "Aklanın da gelin" dediniz,"henüz" aklanmasalar da geldiler, bağrınıza bastınız. Kıvırdınız mı, yoksa tahliyeyi beraat mi sandınız?


Dedim ya, derdi "adalet" olanlara değil sözüm, bu rezillikleri yapanlara. Ve aralarında varsa bu yazıyı okuyan; "Sen nasıl bizim adamlığımızı sorgularsın" demesin sakın; sorgularım. Kendimde bu hakkı görürüm; adamlığını da, varsa karakterini de hesaplarım. Ben, olayı renge göre değerlendirenlerden değilim çünkü; adaleti arayanlardanım. "Suçlu kimse cezasını çeksin" diyenlerden, Avrasya Maratonu günü Yıldız Yokuşu'nda Tayfur Havutçu'ya tezahurat yapanlardanım. Hadi Aziz Yıldırım'ı, Ümit Karan'ı geçtim, geçemem ya.. Empati kurarım; kendimi, yaşıtım olan Korcan'ın yerine koyarım. Özgürlüğe kavuşmanın sevinci içerisindeyken,toptan müzayedeye çıkarsalar 5 kuruş etmeyecek adamcıkların gösterdiği tepkinin hüznünü yaşarım.




Ben, Fenerbahçeli'yim. Başkanıma küfreden haysiyetsizlere rağmen ortak olurum tahliyelerin sevincine. Aslında biraz da içim buruktur, yöneticilerim tahliye edilmedi diye. Yasa değişikliğinin çete vs. örgütlü suçları kapsamadığını bildiğim ve İddianame'de"Aziz Yıldırım'a bağlı suç örgütü" ibaresine çokça rastladığım halde bir umuttur benimki de. Bile bile ladestir biraz da, çünkü ben de o örgütün içindeyim.


Fenerbahçeli'yim ben; Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütünün üyesiyim.


Onur İNAL
#sanasozyinebaharlargelecek


https://twitter.com/#!/pikuee

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder