Fenerbahçe-Gaziantepspor maçı, Mabed’deyim. Maçın henüz ilk yarısı, 0-1 gerideyiz. İki tane yaşını başını almış adam var hemen önümde. Sürekli söyleniyor biri; takıma, oyuna, oyunculara. Memnun etmek zor zat-ı muhteremi.
O esnada Alex alıyor topu, kaptırmış gidiyor. Önündeki Stoch’la ver-kaça giriyor. Veriyor, alıyor. Ve hemen ceza sahası önündeki Gökay’ı görüyor. Veriyor, alamıyor. Alsa belki de pozisyona girecek. Ancak 19’luk Gökay, Alex’in koşu yaptığı yer yerine başladığı yere atıyor, pozisyon heba oluyor. Tribünlerden reaksiyon anında geliyor, müthiş bir uğultu yükseliyor. Gökay da başını ellerinin arasına almış; “Ne yaptım ben” der gibi bakıyor.
Ve günün sözü, hemen önümdeki zat-ı muhteremden geliyor. “Ne işi var bunun bu takımda?”
Şöyle bir bakıyorum, “ya sabır” çekiyorum. Tahammülsüzlüğün bu kadarını kaldıramıyorum çünkü, ister istemez kızıyorum. Sadece Gökay’a değil tavrı tabi, dedik ya her şeye homurdanıyor. 2. yarıda Alex’in ceza alanı içinde yerden seken topa ayak üstüyle yaptığı vuruştan sonra verdiği tepki misâl; sinir katsayımı tavana sıçratıyor. Farklı şekilde üstten auta giden topun ardından Alex’i “artistlik” yapmakla suçluyor.
Aslında bu bile, skor taraftarı olduğunun en net göstergesi ancak, sakıncalı olan zihniyeti. Alex’e dil uzatması zaten başlı başına bir faciayken, Gökay’la ilgili sarfettiği söz daha çok yer ediyor aklımda. Çünkü tribünden gelen uğultular moral bozsa da, bu tip düşünceler münferit de olsa daha tehlikeli.
Çünkü bu zat-ı muhterem; “Yahu neden biz oyuncu yetiştiremiyoruz” buyuracak ilk milli maçta. Sanki Gökay’ın ilk hatasında takıma alınmasına tepki veren kendisi değilmiş gibi; son dakikalarına beraberlikle girdiğimiz Manisaspor maçında oyuna giren 17’lik Recep Niyaz’a burun kıvıranlar yokmuş gibi.
Bundandır gençlerin çekingen tavrı, bu tip adamlardandır hocaların gençleri nadiren oynatması. Tribündeki uğultu anlık tepkidir, eleştiri her daim kabul edilebilir. Gözümüz geleceğin Messi’lerinde ya hani, bu şartlarda yeni bir Emre dahi nasıl yetişir?
Ve bu sezonun onur mücadelesi kısmını da geçtim, güzel bir futbol nesli için değişmeli bu kafalar. Kimseye “gelme” demek haddimize değil ancak sormadan edemiyorum; Gökay’ların, Recep’lerin bu takımda işi yoksa, senin o tribünde ne işin var?
Onur İNAL
#sanasozyinebaharlargelecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder