26 Ocak 2012 Perşembe

Temiz'lig Algınızı Sevsinler

İlginç bir süreç yaşıyoruz 3 Temmuz'dan bu yana. Gerçek anlamda futbolun temizliğini savunup adalet isteyenleri bir tarafa koyarsak; sürekli renk körlüğüyle dolu ve bilgisizce yorumlar görüyoruz şike soruşturması hakkında. Neler gördük, ne tiplerle tartıştık, kimlere dert anlattık. Cahilliğine mantıksızlık ekleyenleri mi sayalım; yoksa geçmişten kalan hırslarını "temiz futbol" kılıfına sokup kin kusanlardan mı dem vuralım?

Emek gaspına yeltenenleri gördük mesela; inşaat işiyle uğraşan yöneticilerin "inşaat" terimlerine yüklenip; kendi yöneticilerinin "demir"li telefon görüşmelerini görmezden geldiler. 300 bin türevinde rakamlar için "üfürükçü" açıklamalarına inanmadılar kendileri dahi; yine de yüzsüzce kupa istediler.

Kupa isteyen bakanlar, milletvekilleri gördük; hangi cesaretle, hangi yetkiyle böyle konuştuklarını anlamasak da yazdık hepsini bir kenara. Binlerle ifade edilebilecek bir oy potansiyeli için, milyonlarcasını riske ettiler.


Kendi teknik direktörü ve yöneticisi cezaevinde olduğu halde "şikeci Fenerbahçe" diyecek kafaya erişenleri gördük; ve "aklanın da gelin" dedikleri halde kutladılar tahliyeleri. Muhtemelen beraat zannettiler. Daha da komiği; "demek ki biz şike yapmamışız, bak bizimkiler salıverildi" diyenler oldu söz konusu kitleden; tahliye kararının zaten şikeyle suçlananlar için çıkarıldığını bilmeden kendilerini cümle aleme güldürdüler.


Göksel Gümüşdağ'ın sözlerine göre Holosko'yu kupa finali öncesi tehdit edip oynayamayacak hale getirenler; 7 aydır Emenike üzerinden yüklendiler.


Adnan Sezgin'in, 2007 yılında PFDK başkanvekili Recep Özcan'la yaptığı görüşmelerde, cezalara nasıl ayar çektiğini unutanlar; utanmadan "temiz lig" istediler. Ve Kadir Murat Yıldız'ın Oda TV'de Trabzonspor hakkında kaleme aldığı yazıya tepki veren Galatasaraylı'lar gördük; taraftarlığın ne kadar ucuzlaşabileceğini gösterdiler.

Ve basını gördük; söz konusu Fenerbahçe olduğunda eşgal fotoğraflarına kadar çarşaf çarşaf basıp, aleyhte bir güzel kamuoyu oluşturarak tarafsız kesime "aa, demek ki yapmışlar" dedirtmeyi başaranları; iş Trabzonspor'un tapelerine geldiğinde meslek ahlakını unutanları, kalemini satanları.



Bilen konuştu, bilmeyen konuştu.

Bize "tarla'yı açıkla kardeşim" diyenler oldu meselâ; ama biz tarla'lardan hiç kaçmadık, sürekli "adil bir soruşturma istiyoruz" diye bağırdık.  Ama bize "tarla" diyen bir Allah'ın kulu; Tahir Kıran, Yusuf Turanlı, Fahri Tatan üçgenini ve tam ortasındaki İbrahim Akın'ı açıklayamadı.

Daha ilk günden, bir takım bilgilerin emniyet'ten nasıl; daha da önemlisi "neden" sızdırıldığına dair sorular sorduk; karşılık bulamadık.

"Hayatında top görmemiş Baransu, Rasim Ozan ne ara futbola el attı; bu adamlar Ergenekon&Balyoz safsatalarıyla cezaevine atılan insanları da ekranda linç etmiyorlar mıydı?" diye sorduk; diğer cemaat kaynaklı süreçleri hatırlattık; çıt çıkmadı, cevap alamadık.

Operasyonun neden seçim sonrasına bırakıldığından tutun da iddianame'deki çelişkilere kadar bir sürü sorumuz vardı; ama cahillik çaresiz bıraktı bu soruların muhataplarını.

Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden men edenin UEFA olmadığını artık Trinidad&Tobago'dakiler dahi biliyorken; "Temiz olsaydınız UEFA sizi men etmezdi" diyen beyin ziyanları var memlekette. UEFA ve TFF'nin neden CAS davasında topu birbirine attığını bal gibi bilen; ancak mevzu Fenerbahçe olduğunda yüzsüzleşen sürüngenler var her yerde.

Cezaevindeki her insanın suçlu olmadığını bildiği halde "Aziz Yıldırım madem suçsuz, neden cezaevinde" diyecek kadar iğrençleşen var; ibretle izliyorum.

Evet, belki haddimi aşıyorum. Bilmemek ayıp olmasa dahi, bilmediği halde Fenerbahçe'ye yüklenenlerin cahilliklerini, mevzu Fenerbahçe'yken "şike" deyip, Trabzon ve Beşiktaş konusunda dilini yutanları bilerek, isteyerek aşağılıyorum. Ve Kızılay, hangi ara beyin dağıtmaya başladı, gerçekten bilmiyorum.

Kendisiyle çelişmek pahasına Fenerbahçe'ye saldıranları görüyor, ve karşımdaki renk cümbüşünü bir kere daha farkediyorum.



Taraftar ve yönetim olarak bağıra çağıra "58. madde değişmesin" dediğimiz halde bizlere 58. madde üzerinden yüklenenleri hatırlıyorum sonra; beyaz mendil sallayanlara bakıyorum.

Galatasaray tribünlerinin "Fenerbahçe kümeye" tezahuratları eşliğinde "şike"yi; hem de Ankaragücü karşılaşmasında protesto ettiğini görüyorum. Ve "ironi" kelimesi ete kemiğe bürünüyor Galatasaray tribünlerinde..

Temiz futbol kavramı bu seviyeye geldiyse; kapatalım dükkanı artık. Sokak arasında dahi yasaklansın futbol.

"Öldü" diyorlar ya hani; futbolun öldüğünü asıl şimdi anlıyorum.


Onur İNAL
#sanasozyinebaharlargelecek

https://twitter.com/#!/pikuee

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder