27 Eylül 2011 Salı

Bilica'nın Sorunu El'inde Değil

Sevgili Fabio;

Bakma “sevgili” dediğime, adetten diye söyledim. Seni sevdiğim falan yok, sevmeyeceğim de. 3 Temmuz’dan bu yana içinde bulunduğumuz esaretin günlerini nasıl sayıyorsam; senin Fenerbahçe formasını giydiğin günleri de aynı şekilde sayar haldeyim neredeyse.

Peki neydi beni ve birçok taraftarı senden nefret ettiren?

Çok yavaşsın öncelikle; Usain Bolt ol demedik tabi de yavaşsın işte. Ama sorun bu değil. Sen Fenerbahçe’de oynayan ilk yavaş stoper değilsin; son da olmayacaksın haliyle.

Saçma bir özgüvenin var. Hani o rövaşataların falan; rakibe bu nedenle kaptırdığın ve kalemizde tehlike yaratan, zaman zaman gole sebep olan topların var. Ama sorun bu da değil; tek hata yapan sen değilsin. Selçuk Şahin meselâ; kızsak da sana söylediklerimizi söyledik mi hiç ona?

Beşiktaş maçında penaltı noktasını kazmanı da pek hoş karşılamamıştım. Beşiktaş’a haksızlık oldu falan diye de değil; bizi elalemin ağzına sakız ettin diye. Sadece kızmıştım ama; o da nefret düzeyindeki hissiyatlara sebebiyet vermedi benim açımdan. Yani; bu da değil asıl sorun.

Kayserispor maçındaki gereksiz hareketinden dem vursak; maçtan sonra tekrarını izlediğinde senin bile muhtemelen “yuh, öyle kafa topuna mı çıkılır, o eller ne?” dediğin pozisyon hani. 3 maçtır eline koz vermediklerimizin konuşmasını sağlaman da kızmamız için geçerli bir nedendi ancak sorun bu da değil.

Bizler hep birilerine kızdık, hala kızıyoruz; ileride de kızacağız. Hata olur, agresiflik olur, belki arada bir de olsa sorumsuzluk olur; ama bir şekilde saha içinde kalır. Sahada ne olursa olsun; “çubuklu”nun hatırına zamanla unutulur.

Ama Şubat 2011’de saha dışında karıştığın olay. Beşiktaş-Barbaros’ta ışıklarda çarptığın motorsikletli kurye; kazadır olur, herkesin başına gelir. Peki kaçmak neyin nesidir? Futbolculuğunu geçtim; paranı pulunu geçtim, yaptığın “insan” sıfatına ihanet değil midir? Allah korusun ya ağır olsaydı durumu; hastaneye zamanında yetiştirilemediği için kalıcı zararlara yol açsaydı bu mevzu? O adamın ailesine kim, nasıl anlatabilirdi bu durumu? Hadi diyelim ki işin hukuksal boyutu bir şekilde kapandı; peki sen aklayabildin mi vicdanını?

Bizler; Güiza’yı dahi sevgi gösterileriyle uğurladık. Bizler; “çubuklu” aşkına Tümer Metin’i bağrımıza bastık. Revivo denince aklımıza frikikleri gelir; Balic denince halen yüzümüz güler bizim. Ne olduysa sahada oldu, futbol adına oldu çünkü; “insanlık” olgusuna zarar getirmedi; yüzümüzü kızartmadı hiçbiri.

Velhasıl kelâm Fabio; sorunun el’inde değil senin. Performans meselesi değil, ağır olacak belki ama “karakter” meselesi kızgınlığımızın asıl sebebidir. Ve bu sadece senin hatan da değil; özeleştiri yapmak gerekirse önce seni göndermeyen yönetimin, sonra seni sahaya süren hoca’nın, son olarak da seni halen tribüne çağıran taraftarın, yani bizlerindir.

Son olarak; Alex De Souza gibi bir adamla nasıl aynı ülkenin vatandaşı olduğuna inanamadığım senin; geç de olsa hak ettiğin tepkileri görmen ve “çubuklu”yu taşımayı en kısa sürede bırakman dileğiyle..

Onur İNAL

#sanasozyinebaharlargelecek

2 yorum: