15 Eylül 2011 Perşembe

Tıp Fakültesi Kaç Senedir?

İhmal mi diyelim, yoksa kasıt mı arayalım? Ne yapalım şimdi biz? Gökhan Gönül meselesinde, hesap mı soralım yoksa serzenişte bulunmakla mı yetinelim, ne yapalım?

Olayı bilmeyenler için değinmekte fayda var. Hatırlarsınız; Gökhan Gönül, Werder Bremen’le oynanan hazırlık karşılaşmasında kaburga bölgesinden sakatlandı. Kontrollerde söz konusu bölgede yumuşak doku zedelenmesi tespit edildi ve bu yönde tedavisine başlandı. Ardından milli takım kampına katılan Gökhan; aynı bölgeye aldığı darbe sonucunda katıldığı antrenmanı tamamlayamadı ve sakatlığının ciddi olduğunun görülmesi üzerine aday kadrodan çıkarıldı.


Buraya kadar işleyiş normal. Sıkıntı, sakatlığa teşhis konulması ve bilgilendirme aşamasında beliriyor. Milli takımın sağlık ekibi sakatlığı “söz konusu bölgede yumuşak dokuda ezilme ve kanama; kaburga kemiğinde de ödem mevcudiyeti” şeklinde teşhis ediyor. Dahası durum Gökhan Gönül’e ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmî internet sitesinden kamuoyuna bu şekilde açıklanıyor. Oyuncunun Fenerbahçe Spor Kulübü’ndeki tedavisine de aynı teşhisle devam ediliyor. Ta ki Gökhan, 14 Eylül Çarşamba günü yapılan kontrolde kaburga bölgesinde batma hissi olduğunu söyleyene kadar..

Ardından kulüp doktoru Ertuğrul Karanlık; milli takım sağlık heyetinden Gökhan’a ait olan MR raporunu talep ediyor. Ve raporu incelediğinde gerçek ortaya çıkıyor; “kırık.”

Yani; rapor aynı rapor, farklı bir darbe almış olması ya da kulübün ayrı bir MR çektirmesi durumu söz konusu değil. Acıbadem Hastanesi’nde MR çekiliyor; rapor milli takım sağlık ekibine sunuluyor, ancak nedense raporda tıbbî terimlere uygun olarak belirtilen kırık durumu “yumuşak doku zedelenmesi ve ödem” şeklinde aktarılarak yanlış tedavi yöntemi uygulanması sağlanıyor.

Bana göre bu durumun 3 farklı açıklaması olabilir;

1.si ihmâl; yani rapor yeterli şekilde incelenmeden bilgi verildi.

2.si yetersizlik; raporda “Sağda 10. Kot posterior lateralinde kemik medüllada ve paraosteal yumuşak dokuda ödem mevcuttur. Bulgu non-deplase fraktür ile uyumludur” şeklinde belirtilen bölüm; milli takımın sağlık heyeti tarafından görüldü fakat “kırık” durumunun kastedildiği anlaşılamadı.

3.sü ise kasıt; ki bunun için geçerli bir neden bulamıyorum. Renklerin her daim üzerinde yer alan “insan sağlığı” kavramının yok sayılması için gerçekten bir neden bulamıyorum.

Ve soruyorum;

Her 3 ihtimalde de kızmakta, eleştirmekte, tepki göstermekte haksız mıyız?

Allah korusun Gökhan’ın durumu sırf bu ihmâl nedenle kötüye giderse bunun hesabını kim verecek?

Yine aynı ihtimalde; söz konusu durum Gökhan’a, ailesine, Fenerbahçe Spor Kulübüne ve bizlere nasıl izah edilecek?

Sorumluluklarını yerine getirmeyenler yüzünden uygulanan yanlış tedavinin sakatlık sürecine ve derecesine etkileri neler olacak?

Türkiye Futbol Federasyonu bu konuda üzerine düşen maddî&manevî yükümlülükleri ne derece yerine getirecek?

Bu duruma sebebiyet veren sağlık ekibine yönelik en basitinden bir “ihtar” görebilecek miyiz yoksa sadece “Pardon” mu denilecek?

Sorular bu şekilde uzayıp gidebilir; ancak umarım iyileşme süreci fazla uzamaz ve bu ihmâl daha kötü durumlara neden olmaz.

Ve son olarak şunu merak ediyorum;

Raporu inceleyen ancak kırığı es geçen her kimse; 6 senelik tıp fakültesini 2 senede açıktan mı bitirmiş?

Onur İNAL


#sanasozyinebaharlargelecek


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder