16 Mart 2011 Çarşamba

1091

Serbest çağrışım yoluyla 1071’i düşünüp bir zafer benzetmesi çıkacağını düşünen varsa baştan söyleyeyim ki değil. Sadece akşam üzeri okuduğum bir haberde gördüğüm bir rakam. Ne ile ilgili peki?

Uzatmadan girelim konuya. Habere denk gelen var mıdır bilemem ancak Adnan Polat’ın Erzurum Üniversiteler Kış Oyunları’nda başbakanla tokalaşabilmek, gönlünü alabilmek için yaptığı kilometredir 1091. Habere göre tokalaşabilmiştir de, ancak istediği sıcaklığı alamamıştır. Ardından da İstanbul’a geri dönmüştür.

Şimdi “E ne var bunda? Yazacak bunu mu buldun?” diyebilirsiniz. Aslında ben de bir an yazıya nasıl devam etsem, konuyu nasıl bağlasam bilemedim. Ancak şu satırları yazarken Adnan Polat’ın son dönemdeki bazı tavırlarının nasıl başbakana benzemeye başlattığını farkettim. Başbakan’ın kendisini protesto eden öğrencilere “Ergenekoncu” muamelesi yapması ile Adnan Polat’ın açılışta protesto edenler için kullandığı “provakatör” tabiri benzeşiyor diye düşünüyorum. Veya 4 sene kadar önce Mersin’de başbakandan azar işiten çiftçi ile bu seneki maçlardan birinde Ali Sami Yen çıkışında yanında hamile eşi varken Adnan Polat’tan fırça yiyen taraftar arasında konum itibariyle ne fark var diye soruyorum kendi kendime.

Ve Adnan Polat nereye gidiyor? Ne yapmaya çalışıyor anlayamıyorum. Açılışta yaşananlar için başbakandan özür dilemesi normaldir, hatta ev sahibi olmanın bir gereğidir de. Ancak olayı daha da ileri götürerek kendi taraftarını polise ihbar etmesine, protesto edenlere kin gütmesine bir Fenerbahçe taraftarı olarak ben bile tahammül edemiyorum. Başbakanın gönlünü almak için gösterdiği çabanın onda birini taraftarının gönlünü almak için harcamış mıdır? Galatasaray’ın eski başkanlarının Adnan Polat’a destek verdiğini yazan haberler görüyorum ancak ne önemi var? Adnan Polat isterse 10 tane seçimi peş peşe kazansın. Kulübü asıl sahibi ve tek kalıcı gücü olan taraftarın desteğini alamadıktan sonra divan kurulunda alkışlansa ne olur?

Bana göre artık iş işten geçti; ağzıyla kuş tutsa taraftar onu affetmez ancak kendisinin yine de çabasını bu yönde harcaması gerekmez mi? İşadamı olarak çaptan düşmemek için mi taraftarını bu kadar karşısına alabildi onu düşünüyorum haliyle herkes gibi.

Ve son olarak.. Bu konu ile ilgili yazdığım 2. yazı bu. Çok ekstra bir durum olmadıkça da artık ilgilenmem sanırım. Ama kaç gündür de soruyorum kendime. Ultraslan bile protesto hakkını kullanan taraftarlara sahip çıkmak yerine kınama mesajı yayınladıktan sonra; elalemin derdi beni mi gerdi?

Saygılarımla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder