14 Mart 2011 Pazartesi

Sizin hiç eşiniz öldü mü?..

Bu yazı Deniz Barış için yazılmıştır..
Bu yazıyı aslında Deniz Barış Antalyaspor'a imza attıktan sonra yazmış ve başka bir yerde yayınlamıştım. Ve şimdi burada da yayınlamak istedim..
***
Maçların çoğunu kahvede izlerim. Ve senelerdir o kahvelerde kaç kişinin kafasında sandalye kırmak istedim biliyor musunuz; Deniz Barış'ın ölmüş eşine küfür ettikleri için..

Deniz Barış.. Aslında söylenecek çok da fazla söz yok hakkında. Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğunun en sevmediği oyuncuydu Deniz. Yine o çoğunluğa göre kazmanın tekiydi, Fenerbahçe'ye yakışmıyordu. Ve bugün o çoğunluk Deniz Barış'ın Antalyaspor'a imza atmasıyla rahat bir nefes aldı.

Aslına bakarsanız ben de rahat bir nefes aldım. Ama nedenim diğerleriyle aynı değil. Çünkü onlar Deniz'in gitmesine sevindiler; bense Deniz'in gidişiyle onların gazabından kurtulmasına sevindim. Evet, para kazanıyordu nihayetinde, kimilerine göre elde ettiği haksız kazançtı. Evet, üstün yetenekleri olan bir oyuncu da değildi. Ama bugün benim derdim Deniz'in yetenekleri veya cukkaladığı(!) para değil. Benim derdim Deniz'in Fenerbahçe'de yaşadıkları. Fenerbahçe kariyerinin teknik değil, insani yönü. Gelin biraz günah çıkaralım..
Yukarıda yazdım, Deniz'in kazma olduğunu düşünen çok kişi vardı. Kazma ama kime göre, neye göre? Bu adamın mevkisi neresiydi mesela? Ön liberoydu. Peki görev yaptığı bölgeler? Ön libero, stoper, sol bek, sağ açık(!). Derdimi kısa yoldan anlatayım. Bu adam 6 sene boyunca hangi mevkide ihtiyaç varsa, hangi teknik direktör nerede oynatırsa orada oynadı. Kameralara yansıyan bir serzenişini gören var mı? Yok.. 6 senenin çoğunda yedekti, herhangi bir şekilde şikayetini duyan var mı? Yok.. Yukarıda yazdığım bölgelerde ciddiydim, takip eden bilir, adam bu sene bir lig maçında sağ kanatta oynadı. Kötü müydü? Evet kötüydü. Tepki göreceğini de biliyordu. Ama itiraz etti mi? Etmedi. Çünkü Deniz Barış Fenerbahçe'nin en büyük günah keçisiydi.

Ve ilk satırlarda yazdığım konu, yediği küfürler.. Karşısındakinin insan olduğunu unutarak insanlıktan çıkan, ve işin daha da vahim kısmı aynı renge gönül verdiğim bazı tipler Deniz'in ölmüş eşine küfür ettikçe ben morardım, kan beynime sıçradı. Sırf hata yapmasın da küfür yemesin diye kendisine pas atılmasını istemediğim maçlar bile oldu.. Abarttığımı düşünebilirsiniz; manyak olduğumu da.. Ama ben top her ona geldiğinde isabetli pas atsın diye dua ettim. Bir insan en yakınlarından birini, hele hele eşini kaybedince bırakın futbol oynamayı, hayattan soğur. Ama o pes etmedi. Çıktı, iyi ya da kötü mücadelesini verdi. Çubuklu formaya terini bulaştırdı. Karşılığını ise kahvede maç seyretmek için 3 TL verip de kendini kulübün sahibi zanneden hayvanların eşine ve annesine ettiği küfürlerle aldı. Hani Arda efendi kendisini ıslıkladılar diye Kapalı'ya küstü ya bir aralar.. Ben Deniz'in bir kere olsun Fenerbahçe taraftarı hakkında bırakın kötü bir sözünü, sitemini bile duymadım.

Ve gitti.. Sessiz sedasız gitti. Kariyerinde kalan sayılı yıllarını en güzel şekilde noktalamasını ümit ediyorum. Kendi adıma futbolu bizde bırakmasını, en azından çektiği yükün hatırına kendisine en kral jübilenin yapılmasını isterdim. Tabi ki bunlar görecelidir, tartışılabilir. Futbolculuğu tartışılabilir, yetenekleri tartışılabilir.
Ama adamlığı tartışılmaz. Deniz Barış "Adam gibi adam"dır, ve onun adamlığını anlayabilmeniz sizin adamlık derecenize bağlıdır.

Saygılarımla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder